Hata Yaptım!
Herkesin hayatında sayısız defa bilerek ya da bilmeyerek yaptığı şey ; hata. Öyle kaçınılmaz ki hata yapmayı insan tabiatının bir parçası olarak görebiliriz diye düşünüyorum. Hata yapmanın kişiden götürdükleri olduğu kadar kişiye getirdiklerinin olduğu da aşikar. Ben hata yapmanın götürdükleriyle ilgili konuşmayacağım. Çünkü bu herkesin kendi vicdanıyla yapması gereken kişisel sohbetidir. Belki dikkatimizi hata yapmanın hayatımıza, kişiliğimize neler getirdiklerine yöneltirsek, kaçınılmaz olarak yapacağımız hatalarla olan ilişkilerimize yapıcı bir şekilde yaklaşabiliriz. Tabi bu demek değil ki hata yapmayı öveceğim ya da haydi bilerek isteyerek hatalar yapın diyeceğim! Hatanın getirileri üzerine konuşacağım çünkü kaçınılmaz olarak var! Var ise neden bu hayatımızı zenginleştiren bir deneyim olmasın? Neden bizi aşağıya çeken, kendimizle ya da hayatla olan ilişkilerimizi yıkan bir duruma dönüşmüş olsun?
Bir çocuk yürümeyi öğrenirken, konuşmayı öğrenirken öyle çok hata yapar ki bütün hata kotamızı o dönemde harcadığımızı sanabiliriz. Hata yapmak konusunda yetişkin biri ile çocuk arasında farklar vardır. Çocuk öğrenmeye çalıştığı beceriler için onu yüreklendiren birçok insan tarafından etrafı sarılmış olarak bulur kendini. Hem ailesi hem toplum çoğunlukla dikkatini, sevgisini, kabul ediciliğini, motive etme enerjisini çocuğa bahşetmiş gibidir. Aynı hatayı sayısız yapışında bile çoğunlukla çocuk kendini garip hissetmez, çocuk bir yetişkin gibi eleştirilmez. Aksine çocuğun hata yapışından, öğrenme sürecinden keyif alırlar. Bazen günü kötü geçmiş bir ebeveyn için çocuğunun yürürken hata yapışını izlemek tüm derdini unutturacak tatlı bir ana bile dönüşebilir. Yetişkin için ise işler daha zorlu ve karmaşıktır. Sanki yetişkin olduğunuzda artık yeni bir şey öğrenmeniz gerekmiyordur da bu sebeple hatalarınız sizi dibe çekebilecek açık noktalara dönüşmüştür.?! Oysa öğrenmek ne zaman son bulur ki? Belki son nefesimizi verdiğimizde? Öğrenmek içinde bulunduğunuz toplumda yetişkin kabul edildiğiniz yaşlara kadarmış da yetişkin olunca artık hiçbir hatanız kabul edilemezmiş gibi bir algı. Öğrenmek tükenmez, bitmez bir deneyimdir. Öğrenmenin bir sonu yoktur! Bugün hiç bilmediğiniz bir dili, gitmediğiniz şehrin yemeklerini öğrenmeye başlayabilirsiniz ve sayısız hatalar yapabilirsiniz. Öğrenmenin bir yaşı, sonu, sınırı olduğunu düşünenlere bakın ; mutlaka irili ufaklı her gün bir şey öğrendiklerini görürsünüz. Öğrenmek ancak hayatınız sona erdiğinde son bulacaktır, hata yapmak da öyle. Diğer yandan herkesin öğrenme kapasitesi, hızı, yaşı, dönemi, fırsatları, kaynakları farklı olabilir. Bir ilkokul öğrencisinin bildiği okuma yazmayı 70 yaşındaki biri bilmeyebilir ve siz önüne bir fatura verip okumasını isterseniz hiçbir şey anlamayabilir. Yabancı bir ülkeye seyahat eden biri gittiği ülkede nelerin yapılmasının kanunen suç sayıldığını bilmeden ceza alabileceği davranışlarda bulunabilir. Hata yaptık! Deyip kendilerine mi kızmalılar? Her hata için kendilerinden mi utanmalılar? Hem de sırf küçük bir çocuk değil de yetişkin oldukları için? Kendimize kızmak ve kendimizden utanmak yerine 'İşte yeni bir şey daha öğreniyorum!' demenin bize bir getirisinin olacağı açık! Bir sır vereyim utanmak da öğrenilen bir şeydir. Ve gerçekten utanılması gereken yer ; öğrenmemek, hata yapınca bunu düzeltmemek/telafi etmemek/aynı hatanın tekrar edilmemesi gerektiğini öğrenmemek olabilir.
Hata yapmak metaforik açıdan bir nevi ölümdür. Bir şey var olacakken olamamıştır ya da bir şeyin varlığı sona ermiştir. Sevdiğimiz birini istemeden kırmak ; iyi niyetimizin ona ulaşamadan ölmesidir. İlişkimizdeki bağlardan bazılarının hatamızla kopmasıdır. Hatamız bize neyi eksik ya da yanlış yaptığımızı öğretecek öğretmen kabul edebilirsek hata yapmak hayatımızı zenginleştiren bir deneyime dönüşebilir. Hatayı tekrar etmeyecek şekilde yapıcı bir şeye dönüştürmek yeniden diriliştir. Bu kırdığımız sevdiğimizle kopmuş eski bağların ardından yepyeni bağlar kurmamızdır. Hata bir derstir, bir öğretmendir, bir araçtır, bir zenginliktir, yeni şeylerin kıvılcımıdır eğer yapıcı yönden ele alırsak! Hata bir cezadır, adaletsiz yargıçtır, bir sondur, bir ölümdür, bir yok oluştur, bir utançtır, bir kayıptır eğer yıkıcı yönden ele alırsak! Tabi en başından dediğim gibi hataların kaçınılmazlığını göz önünde bulundurarak yapıcı bir şekilde kullanılmasını seçiyorum. Kendimize ara sıra sormalıyız : Bu hata bana neyi öğretecek? Yeni bir şey daha öğreniyor muyum? Hatalarıma bakışım yapıcı mı yıkıcı mı? Hatalarımla ne yapıyorum? Hatalarımı yok etmekle mi uğraşıyorum? Hatalarımı kabul edip, hayatımı zenginleştiriyor muyum?
Yazar : Hacer Çinçik
#blog #blogger #blogging #writing #writers #blogs #psikoloji #felsefe #HataYapmak #öğrenmek #utanç #yapıcı #yıkıcı #deneyim #çocuk #yetişkin #İyiNiyet #ölüm #diriliş #kayıp #zenginlik #ilişki #KabulEtmek #psychology #philosophy #lifestyle #photo #photoshoot #fotografia #spring #nature #flowers #yaşam #mistake #shame #learning #niyet
Yorumlar
Yorum Gönder