Kayıtlar

Dipten Göklere Yolculuk

Resim
Çiçeklerin o yumuşak, güzel ve renkli yapraklarına bir bakın! Sarı, tıpkı Güneş!  Bu çiçekler kıskançlık duyulacak kadar çok güzel, değil mi?  Bugün kıskanılan çiçeklerin yolculuğundan bahsedeceğim.  Çiçeklerin dönüşüm geçirmeden önceki ilkel hali yani tohum, bahçeye çıkarıldığı için mutluydu.  Öncesi ve sonrası yokmuşçasına mutluydu.  Çünkü çiçekçide beklerken çiçeklerden duyduğu güneşi, rüzgarı, gökyüzünü şimdi görmüştü. Bu mutlu anlarının sonsuza dek sürmesini diledi. Ancak sonsuza dek süren mutluluk yoktu.  Tohum mest olduğu duygular içindeyken birileri tohum için bir çukur kazıyordu. Tohum çukura atılana dek çukuru fark etmedi. Çünkü çukurun onun için kazılmış olabileceğini düşünmedi. Eğer çukura atılacaksa neden onu çiçekçiden alıp buraya kadar getirmişlerdi, neden onca zahmete katlanmışlardı ki?  Tohum için kazılan toprak, açılan çukur tohuma bir mezar gibi gözüküyordu.  Tohum onu o çukura neden attıklarını bir türlü anlayamıyordu.  B...

Tırşık : Zehirden Şifaya Yolculuk

Resim
Tırşık Çorbası ; senede bir kez yediğim bir yemektir. Güçlü bir antioksidan kaynağı, doğal ateş düşürücü, bağışıklık  sistemini güçlendirici, sindirim sistemini destekleyici vs saymakla bitmez faydaları vardır.  Akdeniz ikliminde kendi kendine yetişen ve özellikle Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş civarında görülen yabani bir bitkidir. Yerel halklar çeşitli isimler verdiğinden hem yemeğin hem de ana malzemesi olan zehirli otun çeşitli isimleri var. Tırşık çorbasını Tırşik, Tirşik, Andırın Doktoru isimleriyle görebilirsiniz. Ana malzemesi olan Yılan Pancarını ise Andırın Otu, Yılan Bıçağı, Yılan Yastığı, Yaban Pancarı, Zehirli Pancar gibi çeşitli isimlerle görebilirsiniz. Çiğ olarak yenirse zehirleyen (hatta öldürebilen) bu otu acı tadı sebebiyle hiçbir hayvan yemez. Çıplak elle dokunduğunuzda ellerinizi yılan sokuyormuş gibi hissedeceğiniz, canınız yanacağı için mümkünse eldiven ya da herhangi bir malzeme aracılığıyla dokunmanız önerilir.  Oldukça zehirli bir bitki olan Yıla...

KUMUN MANİFESTOSU-2

Resim
Not: Bu yazının ilk bölümü olan  https://zamerais.blogspot.com/2021/01/kumun-manifestosu-1.html  in okunması yazar tarafından tavsiye edilmektedir.     Photo by Mhmd Sedky on Unsplash Sekhet gülümsemesiyle koşarak eve girdi, ardındansa Lector. Manus yemekleri hazırlarken Sekhet ve Lector masaya çoktan geçmiş ve havadan sudan konuşmaya başlamışlardı. Koyu sohbetin arasından Sekhet konuşmaya şöyle devam etti. “Yolda gelirken bir dilenciye denk geldim. Çantamda biraz yiyecek vardı vermek istedim ama para istedi. Ben de ısrarla yemek vermek isteyince arkamdan hoş olmayan şeyler söyleyip gitti. Halbuki açtı…” Masaya suyu koyduktan sonra Manus da yemeğe katıldı. “Her zamankinden daha fazla dilenci var. Nereden geliyorlar anlamıyorum. Bugün pazarda en az beş dilenciye rastladım.” Lector: “Sefalet insanı arsızlaştırır. İnsanın diğer hayvanlardan ayrılan özelliği bilinç ve akıl sahibi olması ama o akıl bazen ilkelleşir ve ancak karnını doyurur, ahlakı ve erdemi unutturur.” d...

'Ama sen psikolojik danışmansın!'

Resim
Bu yazıyı psikolojik danışmanların dertlendiği bir konuya ayırmak istiyorum. Herhangi bir konuşmada, tartışmada ya da insan olarak tepki verdiğiniz herhangi bir durumda hemen ortaya atılan o sinir bozucu cümle :  'Ama sen psikolojik danışmansın!' Bu yazıda bu cümleyi irdeleyeceğim. Açıkçası bu cümleyi bize söylerken tam olarak nasıl bir etkide bulunmayı umuyorlar, merak ediyorum... Üniversitede 'Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik' lisans eğitimine başladığınız anda insanların sizden 'abartılı beklentileri' olduğunu hemen hissediyorsunuz. Bir anda normal insan iken başka bir şeye dönüşüyormuşsunuz sanki sihirli bir değneğiniz varmış da her şeyi bir dokunuşla değiştirebilirmişsiniz gibi davranmaya başlıyorlar. Psikolojik danışman olduğunuzu söylediğiniz her yerde konuşmanın sonu mutlaka 'bir beklenti' cümlesi ile tamamlanıyor. Mesela, mezun olduğunuzda kendisinin sorunları ile ilgilenmenizi, psikolojik sorunlarını çözmenizi talep ediyorlar. Zamanla bu bek...

Çiçek Dalında Güzeldir

Resim
Geçenlerde nergisleri ziyaret etmiştim. Çok güzel çiçek açmışlardı ve oldukça hoş kokuyorlardı. Çiçekleri biraz koklayıp vakit geçirdikten sonra çiçeklere bir sonraki ziyaretimde görüşünceye dek veda ettim. Bir sonraki ziyaretimde bir de ne göreyim! Çiçekler yok olmuş. Hayretler içinde kaldım. Bütün yaprakların arasını karıştırdım, acaba bir tane bile olsa çiçek kalmış mıdır diye. Bula bula yarısı koparılmış bir kazazede nergis buldum.!Keşke dile gelseydi de burada ne olup bittiğini bir anlatabilseydi diye düşündüm. Ancak fark ettim ki çiçekler insanlar tarafından koparılmış. Çünkü hayvanlar yemiş olsaydı yapraklarını da ezmiş ya da yemiş olurlardı. Ancak sadece çiçeklerin olduğu dallar koparılmış. Bu da insan eliyle nergislerin yok olduğunu gösteriyor. Bu insanlar neden çiçekleri koparmak zorundaydılar ki? Çiçeklerin güzel kokusu, güzel görüntüsü ancak evlerinden koparılmadıkları, canlı oldukları zaman devamlılık gösterebilirdi. Üstelik 'sahip olmak' duygusuyla koparılan bu çi...

KUMUN MANİFESTOSU-1

Resim
  Güneş, Arap Çölün'den her zamanki kızgınlığını göstererek mavi gökyüzüne doğru tırmanmaya başlamıştı. İlk sıcaklık dalgası kaşının hemen aşağısına uzanan gece mavisini andıran, dalgalı saçlarının arasından yüzüne doğru esmeye başladı Sekhet' in. Sekhet,  Bataklığın tanrıçası Vahşi kuşların annesi Çölün sahiplendiği körpe kız çocuğu. - Bu sıcakta hayvanları geri döndürmem çok zor, dedi.    Azığının bulunduğu koyun derisinden yapılmış çantasını omuzuna taktı. Uyuyakaldığı için kendi kendine sinirlense de üzerindeki kumları çırparak ayağa kalktı. Koyunları önüne katıp eve doğru yürümeye başladı. Tepesindeki güneş attığı her adımda sanki daha da yaklaşıyor, buram buram ter akıyordu. Alnından aşağı bir damla, zarif ama güçlü çenesinden aşağı çizerek yere düştü.  Çantasından matarasını çıkarıp su içti sonra elini alnına koyup karşı tarafı görmek için gözlerini kısarak uzağa baktı.  Çınar ağaçlarının tepesi görünmeye başlamıştı. Çınar ağacı " hayat ağacı " anlam...

Türk Çayı ve Sosyal Hayat

Resim
Bir çay bardağı içinde sade, berrak, kırmızı, sıcak Türk çayı. Kolayca demlenir ve herkes içebilir. Çay, Türk kültüründe sosyal ilişkilerimizin, birbirimizle ve atalarımızla olan bağlarımızın somut, kültürel bir aracısı olmuştur. Türk kültürünün vazgeçilmezlerindendir. Sıcak ilişki geliştirebilmiş, her etnik kökeni adalet ve hoşgörü ile tek çayı altında birleştirebilmiş atalarım gibi bugün çay bizleri biraraya getirmeye devam ediyor. Çay biz Türkler için herkesin biraraya gelebildiği ortak bir çatıdır. Çay bizim için sıcaklık, samimiyet, dostluk, sosyallik, canlı ilişkiler demektir. Ancak Covid-19 başladığından beri çaylarımızı izole bir şekilde içmek zorunda kalır olduk. Bu yüzden bu gördüğünüz çay fotoğraflarına bakarken derin bir özlem ve üzüntü hissediyorum. Bu diğerleriyle özgürce biraraya gelip çay içememenin üzüntüsü ve özlemi.  Türkiye'de çay içmek sosyal hayatımızın varlığıyla ilgili önemli bir belirtidir. İnsanlar birbirlerine olan dostluk ve samimiyetini göstermek için ...