the Pianist: Büşra Kayıkçı

Günlerden bir gün yine YouTube mecralarında

gezerken rastladığım bir insandan bahsetmek istedim bu yazımda. TEDx dinlerken kendisini "TedxVefaWomen" da "Sessizlik Sesin Olmasın!" adlı videoda yakaladım. Başlıktan da anlayacağınız üzere "sessizlik" e kendi bakış açısında yorumlamıştı. Bana sorarsanız aslında içe dönük bir insanın yaşadığı klasik sorunlardan birer parçalar idi.

" Hani bağırmak sanki haklılıkla

eşdeğermiş gibi"

" Ya da susuyorsa uysalmış gibi"

Hayatı

Kısa bir hayatından bahsedecek olursam eğer...

Büşra Kayıkçı 1990 yılında doğmuş ailenin tek kızı. Ailesinin desteği ile sanat eğitimi almaya başlamış olan Büşra Hanım resim, müzik, dansa kadar her şeyin içine girmiş. Bir gün babasının elinde org ile gelmesiyle piyanoya ilk giriş adımlarını atmış ve evlerinin civarındaki Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde ufak ufak başlamış daha sonra annesinin yönlendirmesiyle orgdan vazgeçip piyano eğitimi için Klasik Batı Müziği sınıfına kaydedilmiş. Burada iki yıl eğitim almış Büşra Hanım. 9 yaşındayken Müjdat Gezen Sanat Merkezindeki eğitiminden sonra Devlet Konservatuvarından mezun bir hocadan 7-8 yıl özel ders almış. Buradaki eğitimini meslekten ziyade keyif alarak yaptığı bir uğraş olarak ifade ediyor .. Üniversiteye giderken konservatuvar ve resim bölümünü düşünse de ailesinin kararlarından dolayı ve sanattan kopmamak adına mimarlık okumaya karar vermiş. Mezun olduktan sonra bir süre mesleğini icra etse de kızı doğduktan sonra ara vermeyi seçmiş ve bu arada Sulu Fikirler Atölyeler adı altında sosyal medya hesabı açmış ve yaptığı tabloları buradan paylaştıkça gelen talepler doğrultusunda eğitim vermeye başlamış. Daha sonra piyanoyu da dahil etmiş atölyeye. Muhafazakar piyano öğretmeni arayışı da çalışmalarının önünü açmış. Şu an üç sanat alanında da çalışmalarına devam ediyor. Sanatın hayatta nasıl yeri olduğunu şöyle tanımlıyor Büşra Hanım

“...Sanatla uğraşmak aslında bir ruh olgunluğu

ve sabır ister. Bu yaşıma geldim hâlâ sıkılmak nedir bilmem. Çünkü elimin altında hep bir iş vardı. Bu yaşantı bana disiplinli olmayı öğretti.” diyor.  

Melodilere Bırak Kendini



Neoklasik ve minimalist olarak tanımlıyor kendi müzik tarzını.Zaten Minimalizmin hakim olduğu şu zamanlarda müziğe yansımasını görmemek eksiklik olurdu zannımca. Bu müzik türünün amacı tekrar eden melodiler ve daha az notalarla dinlendirici bir müzik ortaya koymak diye de üzerinden geçiyor bir röportajında. Chopin' in romantik dönem bestecisi olması ve kendisine yakın hissetmesinden dolayı hayatında önemli bir yeri olduğunu belirtiyor . Bach ve Beethoven’dan yenilerden İtalyan besteci Ludovico Einaudi’ e minimalist müzik öncülerinden Philip Glass’ dan Fazıl Say ve Tuluyhan Uğurlu’a birçok sanatçıyı dinliyormuş. Doğum ve yol olmak üzere iki eseri ile bize ilk eserlerini sunan sanatçı bu süreci kendisinde ‘Doğum olacak ve yeni bir hayat gelecek önüne’diyerek tanımlıyor hem bu eserini hem geçirdiği zorlu sürecini. "Yaşanılan her zorluk hakikaten bir 'doğum' değil midir ?"
"Bizi, yani kendimizin farkına varmamızı sağlayan "

Şimdilik bestelerini sadece dijital ortamlarda paylaşmayı tercih
ediyor ve gelecek planı ise dizi ve filmler için müzik yapmak. Kendisini
hayalini yaşarken görmek dilerken en son yayınladığı " Eskizler "
albümünden çalışırken eşlik edecek birkaç eseri sizlerle paylaşmak istedim.





Referanslar

https://www.gaste24.com/gundem/busra-kayikci-mimarlik-sanat-yonumu-besledi-h80670.html

https://www.star.com.tr/cumartesi/mimarlik-sanat-yonumu-besledi-haber-1466906/

https://www.yenisafak.com/hayat/bu-cagin-muzisyenleri-sansli-3519827

Yazar Notu: Aslında piyanist başlığı yaptıklarını sınırlandıran

bir sıfat olsa da onu tanımamızı sağlayan piyanosu sayesinde bu başlığı atmak istedim.

#pianist #eskizler #büşrakayıkçı #biyografi #mimar#tedx#sanat#sanatçı#sessizlik

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

'Ama sen psikolojik danışmansın!'

Pamuk Gibi Hayatlar

Tırşık : Zehirden Şifaya Yolculuk