Kayıtlar

Kişisel Gelişim Pazarlayan Toplumsal Gelişimciler

Resim
Kişisel gelişim hakkında ne düşünüyorsunuz? Sosyal medyada ya da piyasada satılan kitaplara baktığımda 'kişisel gelişim' üzerine çokça konuşuluyormuş gibi gözüküyor. Acaba gerçekten gözüktüğü gibi mi? Gerçekten kişisel gelişime dair mi konuşuluyor yoksa başka şeyler hakkında konuşarak insanların 'kişisel gelişim' merakı üzerinden bir ticaret mi yürütülüyor?  Kişisel gelişime önem vermek ve bu konuda bir bütçe ayırmak kesinlikle takdir edilesi bir davranış. Ancak paranızın ve zamanınızın yanlış bir yerde sömürülmediğinden emin olmak istemez misiniz? Size kişisel gelişime dair bir şeyler pazarlayan insanlara şu soruları mutlaka sorun : 'Diplomanız nerede? Hangi lisans diplomasına sahipsiniz?'. Size, herhangi bir yolla kişisel gelişim hakkında konuşacak, pazarlamada bulunacak insanların bu konuda 'yetkin' olup olmadığını öncelikle incelemelisiniz. Aksi takdirde ekonomik olarak başta olmak üzere birçok açıdan sömürülüyor olabilirsiniz. Size diplomalarını gös...

SESSİZLİK

Resim
Merhaba sevgili okur. Bugünlerde kış mevsimi birçok yer için devam ederken Türkiye'nin güneyindeki Çukurova topraklarında ilkbahar kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Uyuyan topraklar uyanıyor, kuşlar göç ediyor, havalar ılıyor, eriyen kar suları nehirleri yeniden yükseltiyor. İlkbaharı bu yıl da yeniden karşılayabildiğim için mutluyum. Gördüğünüz bu fotoğrafı 2020'de fotoğraflamıştım. Bu fotoğrafta 2020'deyken (dünyada pandemi başlamadan önce) gördüğümün aynısını bugün 2022'de de görüyorum. Kış boyu uyuyan toprağın ilkbaharda uyanmasını, tabiri caizse toprağın filizler doğurmasını görüyorum. Bir de doğanın sessizliğinin insan için ne kadar terapötik olabileceğini görüyorum. Bu öyle bir sessizlik ki sizi boğmaz, size nefes aldırır. Bu sessizlik başkalarının sesini duymak yerine kendi kalbinizin sesini sonuna dek açtığınız bir sessizliktir. Bu sessizlik yaşadığınız hayatı başkalarının manipülasyonuna uğramaktan korunmuş bir şekilde yeniden değerlendirmenizi sağlar. Sizi...

Ölümden Sonraki Hayat : Rüya

Resim
Her gün yaptığımız yaşamsal bir aktivite : uyku. Günde altı saat uyuduğunuzda hayatınızın dörtte birini uykuda geçirmiş oluyorsunuz. Böyle söyleyince altı saat bile uyumak için fazlaymış gibi geliyor. Ancak genellikle altı saatten fazla uyuyoruz ya da fırsatımız olursa uyumak istiyoruz. Fiziksel olarak yorulmanın yanında psikolojik olarak yorgun olmak, ruh sağlığımız açısından işlerin yolunda gitmemesi gibi birçok sebeple uyumak istiyoruz. Hal böyle olunca uyumak sadece fiziki bir olay olmaktan öteye psikolojik bir olay olma evresine geçebiliyor. Bazen öyle bir ruh halinde oluyoruz ki 'uyumak ve hiç uyanmamak' isteyebiliyoruz. Ancak bu bizim son uykumuz değilse kesinlikle isteğimizin dışında bile olsa uyanıyoruz. Hayatta uykuya dair birçok şey bulmak mümkün. Örneğin ölüm yani kendi küçük kıyametimiz ; sonunda fiziksel bir uyanmanın olmadığı derin ve son uyku. Uyku aracılığıyla her gün ölümün bir pratiğini yapıyoruz. Ve hangisi son uykumuz olacak bilmiyoruz. Ama bu pratiği yapan...

Pamuk Gibi Hayatlar

Resim
Pamuk gibi beyaz, pamuk gibi temiz, pamuk gibi saf, pamuk gibi yumuşak, pamuk gibi bulutlar... Pamuğa dair birçok benzetme yapılır. Ancak araştırdığıma göre pamuk ile hayat arasında bir benzetme yapılmamış gibi duruyor. O yüzden bu yazıda pamuk ile hayat arasındaki bağlantıları ele alacağım. Saf bir selüloz kaynağı olan pamuk, lifi işlenen ilk bitkidir. Geçtiğimiz yıllarda Mersin - Adana - Osmaniye il sınırlarını kapsayan alanlar, "Çukurova Pamuğu" için coğrafi sınır olarak belirlenmiş. Yaşadığım bölgede yani Çukurova'da "beyaz altın" olarak değerlendirilen "Çukurova Pamuğu" coğrafi işaret alıp Adana'ya tescilli ürün olarak kazandırılmış. Renk özelliğine göre 31- 52 renk aralığında değişim gösteren "Çukurova Pamuğu"nun özelliği veriminin yüksek olması ve coğrafi konumu nedeniyle Türkiye'de ilk hasat edilen ürün olmasıdır. Pamuk tohumunun çimlenmesi insanın doğumu gibidir. Varoluş boyut değiştirir. Biri topraktan biri anne karnından ye...

Yeni Sosyal Ortamımız : Süpermarketler!

Resim
Dünya ülkeleri Covid-19 ile zorlu bir mücadele vermeye devam ediyor. Henüz normal hayatımıza, pardon eski hayatımıza dönemedik. Yeni normalimiz, Covid-19 etrafında şekilleniyor. Ancak biz Covid-19 öncesini yani Covid-19 öncesinde yapabildiklerimizi epey özlüyoruz. İnsanlar çağlar boyunca her şeylerini kaybetme pahasına da olsa özgürlüklerinden asla vazgeçmemişlerdir. Özgürlük için nice isyanlar çıkarılmış, kavgalar edilmiş, savaşlar yapılmıştır. Bu kadar kıymet verdiğimiz özgürlüklerimizden Covid-19 sebebiyle fedakarlık yapmak zorunda kalıyoruz. İstediğimiz gibi seyahat edemiyoruz. İstediğimiz gibi festivaller, düğün törenleri, geziler gibi birçok aktiviteyi yapamıyoruz. İstediğimiz saatte dışarı çıkamıyoruz. İstediğimiz yerde istediğimiz gibi yemek yiyemiyoruz. Normal hayatımızın parçası olan eylemlerimize Covid-19 sebebiyle değişen tarifelerde zaman zaman yasak ve kısıtlamalar getiriliyor. Pandeminin kontrol altına alınması için bu tip önlemlerin alınmasının önemli olduğu da su götür...

"Eğer...?"

Resim
Son zamanlarda kaç kez "Eğer şöyle olsaydı / olmasaydı..." diye iç geçirdiniz? Ne kadar sıklıkla bu sonu gelmez düşüncelere kapılıyorsunuz? Eğer sıklıkla bu şekilde düşünüyorsanız bu yazı sizin için.  Geçenlerde izlediğim bir dizide şöyle bir cümle geçti : "Eğer diye bir şey yoktur. Var olanlara bakmalı, var olanları değerlendirmeliyiz." Bu cümle kulağa çok basit geliyor ancak yaşantıya geçirmesi oldukça zor.  "Eğer" kelimesini bir duruma dair alternatifler üretmek adına kullanıyorsak bunun bizim için hiçbir sakıncası yok. Aksine oldukça faydası olabilir. Ancak "eğer" ile başlayan cümleler bizi şimdiden uzaklaştırıyorsa durup bir düşünmemiz gerek.  "Eğer" bizi geçmişe ya da geleceğe götürdüğünde ne olur?  "Eğer" bizi geçmişte olan ya da olmayanlar hakkında düşünmeye götürdüğünde hüzün, kaybedilmişler(insan, duygu, para, fırsatlar, mal, mülk, evlilik, ev, iş) için yas, üzüntü, keder, pişmanlık, öfke vs. gibi birçok duyguyu şimd...

Çiçek Açmaya Cesaret Edin

Resim
Adana için ilkbaharın gelmesi demek turunçgillerin çiçek açması ve şehri güzel kokuların sarması demektir.  Fotoğraftaki limon çiçeğine ve gerideki tomurcuklara bir bakın! Her biri çiçek açtığında hava kimbilir ne kadar güzel kokularla kaplanacak!  İnsan bazen bir çiçek gibidir.  Bir yeniliği başlatıp değişmeden önceki hali çiçeğin tomurcuk hali gibidir. Tomurcukları açabilirse güzel kokular yayacaktır. Tomurcukları birer meyveye dönüşecektir. Ancak bazı tomurcuklar var ki çiçek açmadan önce başka başka rüzgarlara kapılırlar ve çiçek açamazlar. Çiçek açmamış tomurcukların yaprakları dağılarak öylece toprağa düşerler. Meyve vermeyen bu tomurcuklar eğer çiçek açabilseydi, kesinlikle bir meyveye dönüşme ihtimalleri de vardı.  Çiçek açmadan toprağa düşen tomurcuklar bu yüzden beni hüzünlendirir. O tomurcuklarda başlamadan bitmiş bir şeyler vardır. Bu hüznim, henüz var olma şansı bulamadan yok olan şeylere dair tuttuğum bir yastan kaynaklanıyor. O yüzden bir tomurcuk görd...